20090227
20090222
20090221
20090220
oku-l.
artık okula gitmeye karar verdim ben. evet bunu başaracağıma inanıyorum tuhaf bir şekilde. ya da başarmak zorundayım bundan bu kadar çok güveniyorum kendime. aslında tamam güvenmiyorum. 13 yıllık okul hayatımda bir an bile sevmedim okulu. ilk okulda kolumdan tutup müdür sınıfa atmıştı beni. ki ben o sırada okumucam ben eve götürün beni diye ağlamaktaydım. ilk 5 yıl o okuldan nefret ettim. ve tabii diğer yıllar boyunca da. sonra ortaokulda farklı okul farklı arkadaşlar kesin süper olacak derken 3 yıl boyuca okula nefretle gittim. lise. belki de okul hayatımda en az nefret ettiğim dönemdi. ama evet ondan da nefret ettim. şimdi üniversitedeyim ve hala okula gitmemek için bir ton bahane üretebilirim. hala okuldan nefret ediyorum. okulun bizlere bir şey öğretmediği konusunda da baya bir ısrarcıyım aslında. tamam ilk beş yıl okuma ve sayı öğretmiş olabilir ama -sonraki yıllar işime yaramayacak bir ton bilgi edindim. mesela 15 yaşındayken yaptığım hata sonucu sayısal okumuş olmam kafamın gereksiz bilgiler sürüsüyle dolmasına neden oldu. neyse. okul bize sadece sosyal ortam sağlar. arkadaşlar buluruz. gezeriz tozarız. evden çıkmak için bir nedenimiz olur. yoksa mesela tarih öğrenmek için neden okula gidesinki internete yaz hocanın öğretemeyeceği bir ton bilgiye ulaş.( hocaların ne kadar yetersiz olduğu konusuna girmeyeceğim bile şimdi.) işin özü okullar ders ve sabahtan olmadığı zaman güzel yerler.
her neyse bi'bira?
her neyse bi'bira?
20090216
yurt sakini dandik internet
battaniyem. internetim. nutellam. istanbul. arkadaşlarım. tamam kalkabiliriz.
20090213
20090212
oyun-cak
paris - by revontulet on Polyvore.com
yepyeni oyuncağımla yeniden sizlerle birlikteyim. bu seferki de yine yaratıcılık dolu bir site. kendi modanızı yaratıyorsunuz. seç, beğen, alMA. ama olsun alamasak da hayal dünyamızda biz o gardırobun sahibiyiz ne olsa.
*gün itibariyle yeni fotoğraf makineme kavuşmuş bulunmaktayım. yepyeni fotoğraflarımı paylaşmak üzre efendim.
20090207
ted'in dediği gibi "X" bu filmi(Star Wars) beğenmezse onunla evlenemem. ve barney hayatım n'olur o stormtrooperı bana hediye et.
bu how i met your mother ne müthiş bir dizidir ki sürekli star wars geçmekte dialoglarda. ve en sonunda yapmışlar yapacaklarını birinci bölümüyle 4. sezonun. her yerinden bir star wars şeysi taşıyordu yahu. özellikle kadınların efendi adam yerine piç tercihi genellemesini ben için de geçerli kılan barneyciğimin stormtrooperı ayrı bir müthişti.
*how i met your mother season4episode1
*"x" dizide stella olup benim hayatımda bilinmezdir.
20090203
vb.
kendimizi ifade edemediğimiz zamanlar çoktur. nasıl anlatsam içimdekileri diye düşünür dururuz. bazen bu işi hiç tanımadığımız adını bazen duyup, bazen duymadığımız kişiler daha iyi yaparlar.
mesela diyelim ki feci aşık olduk birine. ama karşılıksız. anlatamıyoruz da içimizdekileri. kimse anlayamaz modunda dolaşıyoruz. birden gözümüze werther takılır tüm acısı ve sevgisiyle. ve der ki;
"ey ulu tanrım! önce akıl sahibi olup sonra onu kaybetmedikçe mutlu olmamak insanların kaderi midir?"
ya da diyelim ki yalnızlığı yaşıyoruz bir süredir. keşke şuan yanımda olsaydı biri diye başlayan cümleler donatmış hayatımızı. o vakit de paris, je'tamie'den o sahne gelir önümüze.
"bazen bu hayatı paylaşacak birinin olması iyi olur diye düşünüyorum. mesela, bir gökdelenden aşağı paris' e bakarken, birilerine 'ne kadar güzel, değil mi?' demek istiyorum. ama kimse yok." der kadın eyfel kulesinden aşağı bakarken, bizim yerimize.
ve son olarak;
melinda sen hep olacaksın. ama sue o kadar üzülmemeli çünkü eminim o da bir melinda aslında.
*die leiden des jungen werthers
*Paris, je t'aime
mesela diyelim ki feci aşık olduk birine. ama karşılıksız. anlatamıyoruz da içimizdekileri. kimse anlayamaz modunda dolaşıyoruz. birden gözümüze werther takılır tüm acısı ve sevgisiyle. ve der ki;
"ey ulu tanrım! önce akıl sahibi olup sonra onu kaybetmedikçe mutlu olmamak insanların kaderi midir?"
ya da diyelim ki yalnızlığı yaşıyoruz bir süredir. keşke şuan yanımda olsaydı biri diye başlayan cümleler donatmış hayatımızı. o vakit de paris, je'tamie'den o sahne gelir önümüze.
"bazen bu hayatı paylaşacak birinin olması iyi olur diye düşünüyorum. mesela, bir gökdelenden aşağı paris' e bakarken, birilerine 'ne kadar güzel, değil mi?' demek istiyorum. ama kimse yok." der kadın eyfel kulesinden aşağı bakarken, bizim yerimize.
ve son olarak;
melinda sen hep olacaksın. ama sue o kadar üzülmemeli çünkü eminim o da bir melinda aslında.
*die leiden des jungen werthers
*Paris, je t'aime
20090202
aysikukedisi hayatıma renk katmaya devam ediyor. gece gündüz net başında oturan ben artık sıkıntıdan patlamak sınırına geldiğim sırada elime yeni bir oyuncak tutuşturdu. e tabi ben de çocuklar gibi sevindim ve oyuncağımla oynama kısmını abarttım biraz. mozilla sekmelerimden bir tanesi sattım gitti kendisine. eh şimdi düşündünüz tabii bu kızı bu kadar sevindiren ne diye. öyle pek büyük bi'şey değil yahu. picnik diye bir yer. böyle fotoğraflarınla oynayıp duruyorsun. sevdim ben bu işi meğn.
* benbizzatkendim.
20090201
love handle-mış
herşeye yeni bir isim bulmuşlar pirim. ben kendimi son zamanlardaki yeme oranımı "biraz" arttırmamdan dolayı göbekli bulurken, bugün sevgili aysikukedicim onun isminin göbek değil lavhendıl olduğunu belirtti. sevdim ben bu işi pek fazla. ne o öyle göbekli filan dendiği dönemler. "lavhendıl" ne de karizma.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)